Besteciler.org 2006-2016
Anasayfa arrow Şairler & Şiirleri arrow Nazım Hikmet Ran  
Cuma, 29 Mart 2024
Anasayfa
AdanZye
Besteciler
Söz Yazarları
Amatör Söz Yazarları
Bestelenmiş Sözler
Video Paylaşım
Şairler & Şiirleri
Yılmaz Tatlıses
Erdal Erdoğan
Site İçi Arama
Super.Besteciler.org
Besteciler 2017
besteciler6

bestecilerlogo01.jpg

Nazım Hikmet Ran PDF Yazdır E-posta
Yazar Administrator   
Cumartesi, 09 Haziran 2007

Sample Image

(Bir müteverrime nin başucunda)


Nazım Hikmet


Ölecek anladık artık iyice
Kalbimiz şimdiden hicrile dolu
"Her günün ufkunu sarınca gece"
"Diyoruz belki son akşamıdır bu"

Hayata gözleri yorgun hummalı
Her yeni sabahtan ümit arayan
Bu kadının ruhu çok muammalı
Gülüyor ağzından boşandıkça kan

Biz bugün en acı yarayı deştik
Elemle inlerken şimdi kalbimiz
Bilmem ki neden hiç düşünmemiştik
Aynı uzun yolların yolcusuyuz biz

 

 

Kadınlarımızın Yüzleri


Nazım Hikmet


Meryem ana Tanrıyı doğurmadı
Meryem ana Tanrının anası değil
Meryem ana analardan bir ana
Meryem ana bir oğlan doğurdu
Âdemoğullarından bir oğlan
Meryem ana bundan ötürü güzel bütün suretlerinde
Meryem ananın oğlu bundan ötürü kendi oğlumuz gibi
yakın bize
Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.

Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vakitleri gibi.

Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak.

 

 

MAVİ GÖZLÜ DEV


Nazım Hikmet Ran


O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev,
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev...

 

Ölümün sırrı


Nazım Hikmet


Ölümün sırrını sordum bir gence
Güldü de bu ani suale önce
Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence
Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm

Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara
Lanetler ederdi bir eski yare
Sorunca ölümü dedi bir çare
Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm

Bu sırrı sormağa karar verdim ben
Hayatı hicranla dolu ölüden
Baktı boş gözlerle ayet okurken
Dedi ben hayatı ölümde gördüm

VASİYET


Nazım Hikmet Ran


Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklaşıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin alt başından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne Candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşularıma gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...

 

 

Viran diyar


Nazım Hikmet


Gündüzsüzüm her saatim bir siyah gece
Burda ömrün hiç zevki yok hicranları çok
Rast gelmedim bu illerde gülen bir gence
Her şey kalbi kemiriyor bir zehirli ok

Kime baksam gözlerinde derin bir kin var
Benliğinin ta içinden yaralı herkes
Bu vatanda pek ateşli esiyor rüzgar
Her ocaktan yükselmekte bir hummalı ses

Bu elemin sebebini her kime sorsam
Viran ücra ufukları bana gösterdi
Buraları bir mazinin öldüğü yerdi
Evlatları istikbalden bekler intikam


 

Yavrum

 

Nazım Hikmet Ran

 

Yavrum,
kız olursa tepeden tırnağa anasına benzesin istiyorum,
oğlan olursa, boyu posu bana.
Kız olursa elâ elâ baksın,
oğlan olursa maviş maviş.
Yavrum,
Kız olsun oğlan olsun,
kaç yaşında olursa olsun,
yavrum düşmesin istiyorum hapislere
güzelden, haklıdan, barıştan yana diye.
Fakat malûm,
kızım yahut oğlum,
gecikirse suların ışıması
dövüşeceksin
ve hattâ...
Yani haylice müşkül bir zanaatmış bizde bugün
babalık zanaatı da.

 

 

Yürümek


Nazım Hikmet


yürümek;
yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
karanlığın gözüne bakarak yürümek..
yürümek;
dost omuz başlarını omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek ..
yürümek;

yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek ..
yürümek;
yürekten gülerekten yürümek ...

 

 
< Önceki   Sonraki >
Loading...
Webdesign by Webmedie.dk Webdesign by Webmedie.dk